Tarsus Şelalesi

TARSUS ŞELALESİ

Milyonlarca yıl sabırla taşıdıkları alüvyonlarla Çukurova’yı oluşturan üç ırmaktan en küçüğü, en soğuğu ve ismi en çok bilinenidir Berdan… Eski ismiyle Kydnos olarak anılan Tarsus Çayı, Seyhan ve Ceyhan gibi yüksek Toroslardan inerek Akdeniz’e ulaştığında sanki Çukurova’ya verdiği hizmeti bitirmiş olmanın huzuru ve yorgunluğuyla durgunlaşır. Oysa Berdan deli dolu olmasa da hep hayat doludur ve yıllardır bölgenin bereketi, içeçeği, enerjisi, eğlencesi, kısaca geçmişi ve geleceği olmuştur. Daha da önemlisi, Tarsus’un kurulmasında en belirgin seçim nedenidir. Tüm bu özelliklerine karşılık da  ödüllendirilircesine sonradan ihtişamlı bir şelaleyle taçlandırılmıştır.
Tarsus Şelalesi


Bizans imparatoru Justinyen (M.S. 527-565) kenti su taşkınlarından korumak için ırmak yatağını değiştirme fikrini hayata geçirdiğinde kuşkusuz böyle bir güzelliğin ortaya çıkacağını düşünmemişti… Tarsus Şelalesi bu yönüyle hayatı entrika ve savaş meydanlarında kan dökmekle geçen birinin sebep olduğu belki de en güzel eserdir. Üstelik tarihi mekanla doğanın bütünleşmesi çeveye ayrı bir hava vermiştir. Çünkü Geç Roma dönemine kadar mezarlık (nekropol) olarak kullanılan bu alanda sular azaldığında kaya mezarlarını görmek mümkündür. Basamaklı ya da rampalı girişi (dromos) olan oda mezarların çok azı insan ve doğa tahribatlarına rağmen günümüze kadar ulaşabilmiştir. Çevredeki birçok mezarsa oyuldukları konglomera kayaların zayıf oluşuyla güçlü akıntılara karşı koyamıyarak yıkılmış veya defineciler tarafından tahrip edilmiştir.

Antik Çağ Mezarları
Bugün Şelale çevresi Tarsusluların özellikle sıcak yaz günleri ilgi gösterdikleri yerlerin başında gelir. Her geçen gün etrafındaki eğrelti binalarla boğulmaya çalışılsa bile her zaman serin esintisi cazibe yaratır. Özellikle bahar aylarında yükselen debisiyle genişliyen göleti ve çağlayanı, güneşin batışıyla birlikte muhteşem bir görüntü oluşturur.  Yaz aylarına girildikçe azalan su miktarı görüntüsünü biraz zayıflatır ancak en büyük özelliği olan suyunun soğukluğu hiç bir zaman kaybolmaz. Çünkü gerek beslendiği kaynaklar, gerekse Toroslardan çok kısa sürede ovaya ulaşması  suyun hep soğuk kalmasını sağlar. Bu özelliğinden dolayı da Araplar Kydnos’a soğuk su anlamına gelen, “El-Baradan” ismini vermişler ve bu isim günümüze Berdan olarak gelmiştir. Aynı zamanda şifa olarak bilinen suyunun bazılarının başına istenmeyen işler açtığı da bir gerçektir. Bir ihtimali aktarak tarih kaynaklar, Büyük İskenderin Kydnos’da yıkandıktan sonra zatürre olduğu ve bir daha da iyileşemeyerek kısa bir süre sonra Suriye’de öldüğüne değinir.  Halife Memun’da yine aynı akibetle Tarsus’ta ölür ve buraya gömülür.

Görüldüğü gibi, Berdan ırmağı ile üzerinde oluşan şelale Tarsus ve çevresinin ayrı bir güzelliği ve mirasıdır artık. Onsuz bir Tarsus düşünülemeyeceği için, yeryüzünün bu ayrıcalıklı parçasını, daha geç olmadan dikkatli kullanmanın ve en iyi şekilde değerlendirmenin arayışı başlatılmalıdır. Yoksa   O’nu da çok kısa bir süre sonra sadece resimlerde görmek hiç uzak bir ihtimal gibi gelmiyor.


Metin; Hüseyin Adıbelli
Dünden Bugüne Tarsus/Tarsus; From Yesterday to Today.
Tarsus Antik Sahaf Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder